Eda davası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 105. maddesinde düzenlenmiştir. İşbu düzenlemeye göre; mahkemeden, davalının, bir şeyi vermesi, yapması ya da yapmaması talep edilir. Kanun koyucu, m.105 düzenlemesiyle, hukuk uygulaması açısından oldukça mühim olan ve uygulamada sıkça kendisine başvurulan bir dava türü olan, eda davalarına dair genel bir tanımda bulunmuştur. Eda davası, 6100 sayılı Kanun’un 105. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:
Eda davası yoluyla mahkemeden, davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesi talep edilir.
Eda davası, yukarıda paylaşılan madde metninden de anlaşılacağı üzere davalının bir şeyi vermesi, yapması ya da yapmaması mahkemeden talep edilir. Eda davaları, hukuk bilgisi ve tekniği gerektirdiğinden ve hukuki süreçte herhangi bir hatalı veya ihmali işlemin telafisi güç kayıpların yaşanmasına neden olacağından avukat marifetiyle takip edilmesi en doğru yaklaşım olacaktır. Eda davasında, emsal davalarla deneyim kazanmış bir avukattan yardım almak icap eder.
Eda Davası Ne Demek?
Eda davasında davacı, davacının bir şeyi vermesini, yapmasını ya da yapmamasını mahkemeden talep eder. Davacı, eda davasında şahsi ve ayni haklara dair taleplerde bulunabilir. Bununla birlikte, davacının müspet ya da menfi bir edaya mahkum edilmesini de talep edebilir. Eda davası, ancak hukuki yararın bulunması halinde açılabilir. Örneğin, davalı, davacının hakkını tanımayabilir veya tanımasına karşın bu husustaki edimini yerine getirmeyebilir ya da davacının hakkını tehlikeye düşüren bir durum da mevcut olabilir.
Söz konusu hallerde eda davası açılabilir. İşbu davada mahkeme, evleviyetle davaya konu edilen hakkın var olup olmadığını belirler. Hakkın varlığı mahkemece tespit edildikten sonra davalı, söz konusu hakka dair edimi yerine getirmeye ya da bir şeyden kaçınmaya mahkum edilir. Dava neticesinde mahkeme, davacının talebinin kabulü ya da reddi yönünde karar verir. Davacının talebinin mahkeme tarafından reddedilmesi halinde, mahkemece verilen ret kararı bir tespit hükmü niteliği taşır.
Zira, davacının mahkemeden talep ettiği hakkın mevcut olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle, mahkemenin ret kararı tespit niteliğindedir. Davacının talebi mahkemece kabul edilirse, kabul hükmü bir emir içermekle birlikte davaya konu hakkın mevcudiyeti de tespit edilmiş olacaktır. Davacının talebinin kabulü durumunda, davalının mahkeme kararının gereğini gönüllü olarak icra etmemesi halinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ilgili hükümleri gereği, ilamlı icra yoluyla mahkeme kararı icra edilebilir.
Dava Çeşitleri
Eda davası nedir? başlığı altında incelenmesi gereken bir diğer husus dava çeşitleridir. Dava çeşitlerinin kısaca incelemek, konu bütünlüğünün sağlanması adına yerinde bir yaklaşım olacaktır. Türk Hukuk Sisteminde dava çeşitlerini altı ayrı başlıkta incelemek mümkün.
- 1.Mahkemeden Talep Edilen Hukuki Korunmaya Göre Dava Çeşitleri
-
- Eda Davası
- Tespit Davası
- İnşai Dava
- Belirsiz Alacak ve Tespit Davaları
- 2. Dava Konusu Hakkın Niteliğine Göre Dava Çeşitleri
-
- Şahsi Hak Davaları
- Ayni Hak Davaları
- Karma Davalar
- 3. Dava Konusu Mala Göre Dava Çeşitleri
-
- Taşınır Davaları
- Taşınmaz Davaları
- 4. Dava Konusunun Ayni Hak veya Zilyetlik Olmasına Göre Dava Çeşitleri
-
- Hakka Dayanan Davalar
- Zilyetliğe Dayanan Davalar
- 5. Talep Sonucunun Niceliğine Göre Dava Çeşitleri
-
- Terditli Dava
- Mütelahik Davalar
- Kısmi Dava
- 6. Topluluk Davası
Eda Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme
Eda davası, asliye hukuk mahkemelerinin görev alanına girer. Davalının yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesinde eda davası açılabilir. Dava açılmadan önce avukat yardımı almak, dava dilekçesinin usulüne uygun düzenlenmesi ve prosedür gereği yerine getirilmesi gereken iş ve işlemlerde hataya veya ihmale düşülmemesi adına oldukça yararlı olacaktır. Zira, işbu davada hatalı veya ihmali davranışlar, olumsuz birtakım sonuçları da beraberinde getirebilir.
Tespit Davası Nedir?
Eda davası başlığı altında, tafsilatına girmeden “Tespit davası nedir?” sorusuna yanıt vermek yararlı olacaktır. Tespit davası, bir hakkın veya hukuki ilişkinin mevcudiyeti, yokluğu veya içeriğinin belirlenmesine ilişkin tespit hükmü elde etmek amacıyla açılır. Tespit davasında, eda davasında olduğu gibi davalıdan bir şeyi yapması ya da bir şeyden kaçınması istenmez; işbu davada, dava tarafları arasındaki hukuki ilişkinin varlığı, yokluğu ya da tereddütlü içeriğinin tespitine ilişkin hüküm tesis edilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.106’da; “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü ile tespit davası düzenlenmiştir.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere tespit davası açılabilmesi, iki koşula bağlanmıştır. Söz konusu şartlar: mevcut olup olmadığı veya içeriği belirlenecek bir hakkın ya da hukuki ilişkinin bulunması ile hak ve hukuki ilişkinin tespitinde hukuki yarar bulunmasıdır. Bu iki koşul, tespit davası için dava şartı niteliği taşır. Dolayısıyla, bu iki şart sağlanmadan tespit davası açılamaz. Söz konusu şartlar yerine getirilmeden tespit davası açıldığı takdirde davanın esasına girilmeden reddedilir.
Yasada düzenlenen durumlar haricinde tespit davası açmak isteyen kişi, inşai davalar ve eda davasından farklı olarak, tespit davası açmasında hukuken korunmaya değer bir yararın mevcut olduğunu kanıtlamak durumundadır. Hukuki yararın kanıtlanmasında başvurulacak ispat araçları ve deliller, hukuk bilgisi ve tekniği gerektirdiğinden, tespit davası açmadan önce avukat görüşü almak ve hukuki yol haritası belirlemek son derece faydalı olacaktır.